Bu iki kelimenin erkek egemen bir toplumda yan yana geleceği pek düşünülmese de tarihe bakıldığında kadınların iktidarı paylaşımı hep olagelmiştir. Türklerin, İslamiyeti kabul etmeden önce ana erkil bir toplum olarak yaşadığı bilinir. Osmanlıya baktığımızda ise Hürrem Sultanlar, Kösem Sultanların ihtişamı ve gücü aşikardır, bugün bu güç müzikallere bile konu olmaktadır.
Günümüze geldiğimizde, kadınların iş hayatına katılmaları, yönetici kadrolarda, sivil toplum kuruluşlarında yer almaları onların gücünü yükseltmeye başlamıştır. Sadece siyasette kadın yeterince yer alamamakta ve ağırlığını koyamamaktadır.
Aile ve ev hayatına baktığımızda, kadın ve erkek arasında tamamen bir eşitlik söz konusu değilse de, kadın verilecek kararlarda etkin bir rol oynayabiliyor artık eskiye oranla.
Her kadını iktidarla ilişkilendirmek zor. İktidarın gücünü elde etmiş kadınlara baktığımızda çoğunlukla ataerkil, yani babanın sözünün geçtiği, belli bir ekonomik gücünün olduğu, toplumda bir yere gelmiş babaların kızları olduklarını gözlemliyoruz. Tersi geçerli değil midir? Elbette. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz.
Oysa ana erkil bir ortamda yetişen kadınların hiyerarşik yapıyla başları pek hoş değildir. Öyle kolay kolay kimsenin hiyerarşisi altına giremezler, kimsenin uydusu olamazlar. Düşüncelerini söylemekte özgür davranırlar, bu da güç sahibi iktidardakilerin hoşuna gitmediği için onlar bir iktidarın içinde kolay kolay yer bulamazlar.
İktidardaki kadın bu güce hırsıyla öylesine sarılır ki, iktidar zamanla onun elinde bir oyuncak haline gelir. Bencil bir çocuk gibi o oyuncağı kimseyle paylaşmak istemez. Tabii etrafına topladığı, kendisinin hükmettiği kadınlar ve erkekler dışında.
Erkeğin iktidarı altında ezildikleri düşünülen kadınlar aslında iktidarı ele geçirdiklerinde hemcinslerini daha da ezmektedirler. Artık onlar işyerlerinde, sivil toplum kuruluşlarında, kısacası kamu alanında, aile ve arkadaş ilişkilerinde nasıl ötekinin ayağını kaydırırım, nasıl ötekini iktidardan uzak tutarımın hesabıyla, gün geçtikçe daha katılaşmakta, bencilleşmekte ve çirkinleşmektedirler. Daha doğrusu ruhu pas tutmuş, yüreği katılaşmış insanlar olma yolunda, ne yazık ki, mesafe kaydediyorlardır artık.
Ezilen, iktidarı yakalamayan kadınlar hep var olmuştur ve olacaktır..Hayatın ucuna tutunan, çalışıp, didinen, kendi hayatını kurmak için çabalayan kadınlar; biliniz ki, iktidar gelip geçici bir şeydir.
Gerçek güç ise, kendi özgüveniniz ve kurduğunuz hayattır.
İmren Çalışkan Tüzün
0 Yorum